İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Laboratuvar Tetkikleri

Kardiyoloji muayenesi neticesinde tespit edilen veya süregelen hastalığın vücutta yarattığı değişikliklere hâkim olmak ya da tedaviye referans oluşturabilecek değerleri elde edebilmek için çeşitli laboratuvar tetkikleri (NT-PROBNP, T4, cTn-I, kan parazitleri testi, biyokimyasal parametreler, tam kan sayımı vb.) gerekebilir.

Vücutta bazı metabolizma bozukluklarının, organ yetmezliklerinin, endokrinal hastalıkların, sıvı-elektrolit dengesizliklerinin, enfeksiyonların veya paraziter hastalıkların neticesinde bazı kardiyolojik koşulların değişebileceği göz ardı edilmemelidir.


MMVD’de Kandaki Kardiyak Biyobelirteçler

Mitral Kapak Hastalığı (MMVD) şiddetinin artmasıyla birlikte, N-terminal pro-B tipi natriüretik peptid (NT-proBNP) ve kardiyak troponin I (cTnI) gibi kardiyak biyobelirteçlerin konsantrasyonlarının da arttığı bildirilmiştir.

Kardiyak troponin I (cTnI), miyokard hasarının spesifik olmayan bir belirtecidir. Bu nedenle, kan dolaşımında bu belirtecin artışı, yalnızca kalp hastalıkları nedeniyle değil, aynı zamanda kardiyak olmayan farklı hastalık süreçleri nedeniyle de ortaya çıkabilir.

NT-proBNP ise, miyokardın gerilmesine yanıt olarak dolaşıma salınan bir belirteçtir ve bu nedenle kardiyomegaliyi (kalp büyümesini) gösteren bir göstergedir. NT-proBNP ölçümünün, hafif MMVD (evre B1) ile orta-şiddetli MMVD (evre B2-D) arasındaki farkı ayırt etmede etkili olduğu gösterilmiştir.

Acil durumlarda, NT-proBNP, sol taraflı konjestif kalp yetmezliğine (CHF) bağlı artan solunum hızı ve çabasını, birincil solunum yolu hastalıklarının neden olduğu artıştan ayırmak için faydalı olabilir. Ancak, köpeklerde MMVD ile birlikte birincil solunum yolu hastalıklarının bir arada bulunması mümkündür ve bu durumda natriüretik peptitlerin ek tanısal değeri sınırlı olabilir.

Bu yöntemin diğer dezavantajları arasında, köpekler için anında sonuç veren (point-of-care) testlerin olmaması ve NT-proBNP konsantrasyonlarında ırklar arasında geniş bir varyasyonun bulunması yer almaktadır.


Konjestif Kalp Yetmezliğinde (CHF) Kardiyak Biyobelirteçler

Dolaşımdaki kardiyak biyobelirteçlerin, özellikle N-terminal pro B tipi natriüretik peptid (NT-proBNP) konsantrasyonlarının ölçülmesi, gözlemlenen klinik bulguların kalp kökenli olup olmadığını belirlemeye yardımcı olabilir.

Köpekler ve kedilerde yapılan birçok çalışma, dispne (nefes darlığı) gibi konjestif kalp yetmezliği (CHF) belirtileri gösteren hastaların, dolaşımdaki NT-proBNP seviyeleri yüksek olduğunda, bu bulguların kalp kaynaklı olma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

Ek olarak, plevral efüzyon (göğüs boşluğunda sıvı birikmesi) olan kedilerde plevral sıvıdaki NT-proBNP konsantrasyonunun ölçülmesi, sıvının kalp kaynaklı mı yoksa kalp dışı bir nedenle mi oluştuğunu ayırt etmek için yararlı bulunmuştur. Plazmada veya plevral sıvıda NT-proBNP konsantrasyonunun düşük olması, kalp yetmezliği teşhisini daha az olası kılar.

Ayrıca, dolaşımdaki kardiyak troponin I (cTnI) konsantrasyonunun ölçümü, özellikle kedilerde, dispneye neden olan kalp yetmezliğini, diğer solunum yolu hastalıklarından ayırt etmede yardımcı olur. Bu, hızlı teşhis ve doğru tedavi seçimi için önemlidir.


ARVC’de Kardiyak Biyobelirteçler

ARVC’li (Aritmojenik Sağ Ventriküler Kardiyomiyopati) Boxer köpeklerinde dolaşımdaki cTnI (kardiyak troponin I) konsantrasyonları artabilir ve ventriküler aritmi (VA) sıklığı ile korelasyon gösterebilir. Ancak, bu belirtecin ARVC’li köpekler ile sağlıklı Boxer köpekler arasındaki ayrımı her zaman net değildir, çünkü iki grup arasında belirgin bir örtüşme olabilir.

Yüksek duyarlılığa sahip cTnI testleri, teşhis doğruluğunu artırabilecek potansiyele sahiptir ve bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Buna karşılık, ARVC’li Boxer köpeklerinde dolaşımdaki BNP seviyeleri belirgin şekilde artmaz ve bu nedenle tanıda sınırlı bir role sahiptir. Bu, BNP’nin genellikle kalp büyümesi (kardiyomegali) ve sol ventrikül disfonksiyonu ile ilişkili olmasına karşın, ARVC’deki mekanizmaların farklı olması nedeniyle olabilir.


Dilate Kardiyomiyopati (DCM) ve Kardiyak Biyobelirteçler

Dilate kardiyomiyopati (DCM) teşhisinde, dolaşımdaki kardiyak biyobelirteçler olan N-terminal pro-B tipi natriüretik peptid (NT-proBNP) ve kardiyak troponin I (cTnI) faydalı tamamlayıcı araçlardır. Ancak, bu belirteçler ekokardiyografi veya EKG’nin yerini alamaz. Bu biyobelirteçler, DCM’ye özgü olmamakla birlikte, kalp kası üzerindeki stres, gerilme ve miyokardiyal hasarı yansıtan göstergelerdir.

NT-proBNP ve cTnI Biyobelirteçlerinin Anlamı

NT-proBNP: Kalp kasındaki gerilme (strese maruz kalma) ve diyastol sonu basıncın artması sonucu salınır. Bu nedenle, NT-proBNP seviyelerinin yükselmesi, kalp büyümesi (kardiyomegali) ve kalp yetmezliğinin göstergesidir.

cTnI: Kalp kası hasarının (miyokardiyal hasar) göstergesidir. Miyokard hücrelerinin ölümü veya hasar görmesi, bu proteinin dolaşıma salınmasına neden olur.

Her iki belirtecin de artışı, DCM’nin varlığını veya ilerleyişini gösterebilir, ancak bu belirteçler sadece DCM’ye özgü değildir. DCM’yi kesin teşhis etmek için ekokardiyografi ve EKG gereklidir.

DCM Teşhisinde NT-proBNP’nin Rolü

Duyarlılık (Sensitivite) = %70-80

Özgüllük (Spesifite) = %90

NT-proBNP, DCM’yi erken (preklinik) aşamada tespit etmek için önemli bir belirteçtir. Özellikle, DCM’nin ekokardiyografik bulgularını, aritmik formdan daha iyi tespit edebilir.

NT-proBNP, kalp kası duvarlarındaki gerilmeye tepki olarak salındığı için, bu belirtecin dolaşımdaki yüksek konsantrasyonları, DCM’nin erken teşhisinde faydalıdır. Ancak, NT-proBNP’nin günlük ve haftalık değişiklikler gösterebileceği ve bazı ırklarda normal değerlerin daha yüksek olabileceği unutulmamalıdır. Örneğin:

Labrador Retriever ve Newfoundland gibi köpek ırklarının NT-proBNP referans değerleri, diğer ırklardan daha yüksektir.

Bu nedenle, ırka özel referans aralıklarının kullanılması önerilir.

DCM Teşhisinde cTnI’nin Rolü

Duyarlılık (Sensitivite) = %81

Özgüllük (Spesifite) = %73

cTnI (kardiyak troponin I), miyokard hücresi hasarının en iyi göstergelerinden biridir. Kalp kası hasar gördüğünde, hücrelerden cTnI serbest kalır ve kan dolaşımına geçer.

Kesme değeri (cut-off) = 0,113 ng/mL olarak belirlenmiştir.

Bu değerin üzerinde bir cTnI konsantrasyonu, DCM varlığı açısından anlamlı olabilir. Ancak, cTnI’nin spesifikliği daha düşük olduğu için (sadece DCM’de değil, diğer kalp kası hasarlarında da artar), DCM teşhisi için tek başına kullanılması önerilmez.

NT-proBNP ve cTnI’nin Birlikte Kullanımı

NT-proBNP ve cTnI’nin birlikte kullanılması, teşhis doğruluğunu artırabilir.

Tek başına NT-proBNP’nin duyarlılığı %70-80 iken,

cTnI’nin duyarlılığı %81’dir,

• Bu iki testin birlikte yapılması, DCM teşhisinde daha yüksek bir doğruluk oranı sağlar.

NT-proBNP, kalp kasındaki gerilmeyi değerlendirirken, cTnI miyokard hasarını değerlendirir. Bu nedenle, her iki belirteçten gelen veriler bir araya getirildiğinde, hem mekanik stresi hem de hücresel hasarı değerlendirmek mümkündür.

DCM ve CHF Arasındaki Farkı Belirlemek İçin NT-proBNP

DCM’nin bir sonucu olarak konjestif kalp yetmezliği (CHF) gelişebilir.

NT-proBNP, kalp büyümesi (kardiyomegali) ve diyastolik basınç artışı ile ilişkili olduğu için, CHF varlığı ile birincil solunum hastalıkları arasındaki farkı ayırt etmek için faydalıdır.

Fizik muayene ve toraks röntgeni ile CHF olup olmadığını kesin olarak belirleyemediğimiz durumlarda, NT-proBNP önemli bir yol gösterici olabilir.

• NT-proBNP’nin yüksek olması, CHF’nin mevcut olabileceğini gösterir.

• Ancak, bu testin değeri, ekokardiyografi yapılamayan durumlarda daha anlamlıdır. Eğer ekokardiyografi mevcutsa, doğrudan teşhis için kullanılır.

DCM Teşhisinde NT-proBNP ve cTnI’nin Kısıtlılıkları

1. Irklar Arası Değişkenlik:

NT-proBNP’nin normal değerleri, köpek ırkları arasında değişebilir. Örneğin, Labrador Retriever ve Newfoundland ırklarında normal NT-proBNP konsantrasyonu diğer ırklardan daha yüksektir. Bu nedenle, her ırk için ayrı bir referans aralığı kullanılmalıdır.

2. Günlük ve Haftalık Dalgalanma:

NT-proBNP konsantrasyonlarında gün içindeki veya haftalar arasındaki değişiklikler olabilir. Bu dalgalanmalar, hatalı teşhise neden olabilir. Bu nedenle, teşhis için birden fazla ölçüm yapılması önerilir.

3. Ekokardiyografinin Gerekliliği:

NT-proBNP ve cTnI, DCM’nin varlığını gösterebilir, ancak kesin tanı için ekokardiyografi gereklidir. Bu biyobelirteçler, teşhise yardımcı olur, ancak DCM’nin varlığını doğrudan kanıtlamaz.

4. Ek Hastalıkların Etkisi:

cTnI, her türlü miyokard hasarında artabilir. Yani, DCM dışındaki miyokard hasarları (örneğin, miyokardit) de cTnI seviyesini artırabilir. Bu nedenle, DCM’nin teşhisi için yalnızca cTnI’ye güvenilmemelidir.

DCM teşhisinde NT-proBNP ve cTnI, ekokardiyografi ve EKG’nin yerini almaz, ancak tamamlayıcı bilgiler sağlar.

NT-proBNP, kalp duvarı gerilmesine yanıt olarak artar ve erken DCM tespiti için kullanılır.

cTnI, miyokard hasarının göstergesidir ve DCM sırasında miyokardiyal hasarın varlığını gösterebilir.

DCM teşhisinde duyarlılığı artırmak için, her iki biyobelirteç bir arada kullanılmalıdır.

Ekokardiyografi yapılamayan durumlarda, NT-proBNP, CHF ve solunum yolu hastalıkları arasındaki farkı ayırt etmek için kullanışlıdır.

Bu biyobelirteçlerin kullanımı, DCM’nin erken teşhis edilmesine, tedaviye erken başlanmasına ve tedavinin etkinliğinin izlenmesine olanak tanır. Doğru bir teşhis ve erken müdahale, hastanın yaşam kalitesini artırabilir ve yaşam süresini uzatabilir.