İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kardiyoloji Muayenesinde Röntgen

Röntgen Tanısına Giriş

Röntgen görüntüleri, toraks hastalıklarının tanısında son derece değerli ve muhtemelen en önemli araçlardan biridir. Toraks röntgeni, anamnez ve klinik muayeneden daha spesifik bilgiler sağlar ve nispeten uygun maliyetli olup hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Bu şekilde elde edilen bilgiler, olası ayırıcı tanılar listesinin oluşturulmasında önemlidir.

Röntgen, kalp hastalıklarının tanısında da önemli bir rol oynar. Bu bağlamda röntgenin çeşitli işlevleri şunlardır:

Kalbin boyutunun ve şeklinin değerlendirilmesi

Konjesyon bulgularının ve dolayısıyla hastalığın şiddetinin değerlendirilmesi

Tedavinin etkinliğinin değerlendirilmesi

Akciğer parankimi, plevral boşluklar ve mediastinal alanların değerlendirilmesi

Solunum sistemiyle ilgili kalp dışı hastalıkların tespiti

Bu nedenle, röntgen, ekokardiyografinin önemli bir tamamlayıcısıdır. Çünkü yalnızca röntgenle bir kalp hastalığının sonuçları, örneğin akciğer ödemleri, görülebilir. Ayrıca, dispneik (nefes darlığı çeken) hastalarda önemli ayırıcı tanı ipuçları elde edilebilir.


Röntgen Tekniği

Doğru bir tanı koyabilmek için iyi bir röntgen tekniği büyük önem taşır. Röntgen görüntülerinin incelenmesine her zaman öncelikle görüntüleme tekniğini değerlendirerek başlanmalıdır. Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken bazı temel noktalar şunlardır:

İncelenecek alan doğru seçilmiş mi ve tüm ilgili yapılar görüntüye dahil edilmiş mi?

Pozisyonlama doğru mu? Eğimli (düzgün hizalanmamış) görüntüler, örneğin, kalp boyutunun yanlış değerlendirilmesine neden olabilir.

Pozlama (ışıklama) optimal mi? Aşırı ya da yetersiz pozlama, özellikle akciğer alanlarının yeterince değerlendirilmesine engel olur.

Toraks görüntülerinde önemli bir detay: Görüntü, inspirasyon (nefes alma) anında mı, yoksa ekspirasyon (nefes verme) anında mı çekildi? Yalnızca inspirasyon sırasında çekilen görüntüler değerlendirilmelidir. Ekspirasyon sırasında çekilen görüntülerde, akciğerin kaudal (arka) bölgesinde interstisyel bir gölgelenme (bulanıklık) görünür. Bu yanıltıcı bir bulgu olabilir, çünkü aslında bu bölgede patolojik bir durum yoktur. Ayrıca, ekspirasyon görüntülerinde genellikle kalp boyutu olduğundan daha büyük görünebilir.


 Standart Görüntüleme Protokolü

Bir hayvandan her zaman iki farklı düzlemde röntgen alınmalıdır. Kardiyolojik incelemelerde, genellikle laterolateral (yan) ve dorsoventral (DV) veya ventrodorsal (VD) projeksiyon tercih edilir.

Standart projeksiyonlar şunlardır:

Yan pozisyon (laterolateral) röntgen

DV (dorsoventral) veya VD (ventrodorsal) projeksiyon

Metastaz araması yapılıyorsa, genellikle her iki tarafın (sağ ve sol) yan projeksiyonlarının alınması önerilir. Bu şekilde olası metastatik lezyonların kaçırılma riski azaltılmış olur.

Teknik Detaylar:

Yüksek enerji tekniği kullanımı: Bu teknik, kemikli kaburgalar ile hava dolu akciğer arasındaki kontrastı düşürmek için önerilir.

Pozlama süresi: 0,02 saniyeden uzun olmamalıdır. Bu, hareket bulanıklığının önlenmesine yardımcı olur ve net görüntüler elde edilmesini sağlar.


Dikkat Edilmesi Gerekenler

Küçük hayvanlarda çekim pozisyonu: Çekimler genellikle yan (lateral) veya sırt üstü (dorsal) pozisyonda yapılır. Ancak bu pozisyonda, masaya temas eden (altta kalan) akciğerin sıkışarak hipostatik hale gelmesi (kanlanmanın azalması) nedeniyle, bu akciğer bölgesinin değerlendirilmesi zorlaşır. Bu durumda yalnızca üstteki akciğerin değerlendirilmesi mümkündür.

Orta lob lezyonlarının tespiti: Orta lobun altta kaldığı durumlarda, bu lobdaki kitleler veya pnömoni gibi değişiklikler görüntülenemeyebilir. Bu nedenle, metastaz veya enfeksiyon gibi patolojilerin atlanmaması için hem sağ, hem de sol lateral pozisyonda görüntü alınması gereklidir.

Toraks yapıların görünümü değişir: Diyafram ayakları ve diğer toraks içi yapılar, hayvanın konumuna göre (yan, sırtüstü) farklı görünebilir. Bu, röntgen görüntülerinin yorumlanması sırasında dikkate alınmalıdır.

Bu teknikler, doğru pozlama, uygun projeksiyon ve doğru hasta pozisyonlaması ile birleştiğinde, toraks patolojilerinin daha doğru şekilde tespit edilmesini sağlar.